HABER

Optik Sektörüne Mesul Müdür Sistemini Kim Getirdi?

Abdullah Aydın mesul müdürlük sistemini optik sektörüne kendisinin getirdiğini iddia edenlere yazılı ve videolu cevap verdi.


Abdullah Aydın katıldığı bir Instagram canlı yayının da kendisine izleyiciler tarafından sorulan” Mesul Müdürlük sistemini siz mi getirdiniz ?” sorusuna yazılı ve videolu bir açıklama yaptı.

MESUL MÜDÜRLÜK

Saygıdeğer meslektaşlarım,

30.12.1940 3958 Sayılı Gözlükçülük Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 1941 yılından bugüne kadar mesul müdürlük uygulaması süregelmektedir. Her nedense Türk Optisyen&Gözlükçüler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sn. Mehmet KAHRAMAN, uzaydan ülkemize yeni teşrif etmiş birisiymiş gibi mesul müdürlüğü şahsımın icat ettiği yönünde sosyal medya platformlarında paylaşma yapmaktadır. Meslektaşını karalamak, kötülemek ve bilgi kirliliği yaratmaktan başka bir şeye yaramayan bu davranış tarzı tüm açıklığı ile görülmektedir.

Optisyenin Sesi Haber Partalında 21 Nisan Perşembe günü Sn. Şahap Sabri TUZAL’ın Aykırı Sorular programında, Birlik ve Oda Kanunu üzerine bir söyleşi yaptık. Yönlendirilen bazı meslektaşlarımız, bilerek veya bilmeyerek mesul müdürlük uygulamasının 5193 Sayılı Optisyenlik Hakkında Kanuna şahsım tarafından konulduğunu iddia ettiler.

Şimdi hakikatin ne olduğuna bakalım.

3958 Sayılı Gözlükçülük Hakkında Kanun Madde 8 / 1. Fıkra

Her gözlükçü ticarethanesinin başında ruhsatnameli mesul bir gözlükçünün bulunması şarttır.

5193 Sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun Madde 8/ 1. Fıkra

Optisyenlik müessesesi açmış olanlar, müesseselerinde optisyen unvanına sahip bir mesul müdür bulundurmak zorundadırlar.

Buraya 3958 5193 ve Sağlık Komisyonunun gerekçeli kararını koyun aynı zamanda gönderdiğim vidoyu da buraya yerleştirin lütfen.

…………………………………………………….

5193 Sayılı Optisyenlik Hakkında Kanunun gerekçeli kararında geçici 3. Maddesine dikkatinizi çekmek isterim. Lütfen okuyun. Ortaya koyduğumuz büyük bir mücadeleyle Sağlık Komisyonunda dışarıya atılmış olmama rağmen, bu geçici 3. Maddeyi üniversitelerde altı aylık eğitim kursuna Yönetim Kurulu arkadaşlarımla dönüştürdük.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü ’ne baktığımızda hata ve yanlış şöyle tanımlanmaktadır.

Hata: Bilmeyerek ya da istemeksizin yapılan yanlışlık, yanılma.

Yanlış: Bir gerçeğe, bir ilkeye, bir kurala uymayan, aykırı olan.

İnsanız ve hepimiz hatalarımızla varız. Yapılan bir hata sonucu kişi, doğru bilgiye ulaştığında özür dilemekle yücelir ve özürleri her zaman kabul görür.

Ancak, konu üzerinde bilgi sahibi olup hatayı sürdürmek yanlışa sebebiyet verir ki bunun ne özrü olur ne de affı. Buna kısaca terbiyesizlik de denir.

Bilgi sahibi olmadan yaptığımız hata ve yanlışlıklar gaflet ve cehalettir.

Bilgi sahibi olup bilerek, isteyerek yaptığımız hata ve yanlışlıklar ise gıybettir, hainliktir, ihanettir.

Değerli meslektaşlarım, bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum.

Farkındaysanız sektörümüzde sürekli olarak şahsımla ilgili dedikodular sürdürülmektedir.

Tüm çabam bu güzide mesleğimiz ve meslektaşlarımızın gelişimi için. Ancak üzülerek görmekteyim ki, meslek mensubu bağnaz düşünce sahipleri halen her türlü gelişmeye ayak diremektedirler.

Yönetim Kurulu arkadaşlarımla sektörümüzde “İLK”’leri başarmanın haklı gururu, senelerce yöneticilik yapıp tek bir fayda sağlayamamış kişileri rahatsız etmektedir.

Telefonum herkesçe bilinmesine ve bana ulaşılması çok kolay olmasına rağmen sektörümüze bir gram dahi faydası bulunmamış şahısların tutunabilecek bir dal bulabilmek umuduyla dedikodu üretmelerine lütfen taviz vermeyin. Önce onları sorgulayın, bu güne kadar hangi faydalı işleri yapmışlar, anlatsınlar da biz de bilelim.

Bir meslek örgütüne yönetici olmak bilgi birikiminin yanı sıra adaletli ve dürüst olmayı gerektirir. İstedikleri her ortamda karşılıklı tartışmaya hazır olduğum Oda ve Birlik Yöneticileri maalesef karşıma çıkma cesaretini gösterememekte ve sürekli dedikodular arkasına saklanmaktadırlar.

Sözlerimi Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün deyişiyle bitirirken hepinize hayırlı işler diliyorum.

“Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden ve üretmeden, rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getirmiş toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklâl ve istikbâllerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Saygılarımla,

Abdullah AYDIN

 

Eski kanun için tıklayın.

5193 Sayılı kanun çıkarken gerekçeli kararı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu